sorulan sorunun askıda kalması durumudur, sinir bozucudur, ya sorulan soru saçmadır cevap verilmez ya da karşıdaki kişi sadece gıcıklığından cevap vermek istemez.
-yüzmek zayıflatıyorsa balinalar neyi yanlış yapıyorlar?
-mısır yağı mısırdan, ayçiçek yağı ayçiçeğinden elde ediliyorsa; güneş yağı nereden elde edilmektedir?
-süper yapıştırıcı herşeyi yapıştırdığı halde niçin içinde bulunduğu tüpün iç cidarlarını yapıştırmamaktadır?
-niçin yanlış çevrilen telefon numarası hiçbir zaman meşgul çalmaz?
-teflona hiçbir şey yapışmadığı halde teflon tavaya nasıl yapışmıştır?
-niçin uçaklarda paraşüt yerine can yeleği vardır?
bu hayatta birçok cevapsız soru var. örneğin; biz kainatta yalnız mıyız, ölümden sonra yaşam var mı, mutluluk tanımlanabilir mi? vesaire...
bunlar malum, olağan sorular. bir de hayatın akışı içinde karşımıza çıkan yine cevapsız kalmaya mahkum olan sorular da oluyor. bunlar da örneğin:
futbolcu tuncay, gazetelerde yayınlanan her fotoğrafında neden ve kime sus işareti yapıyor? tuncay'ın başka fotojenik işareti yok mudur? yoksa bu sus işaretinin, kodları sadece spor servisleri tarafından bilinen gizemleri mi var?
eğer gerçekten yüzde 15'i insan olan koyun üretildiyse, bu koyun acaba ne zaman yazarlığa başlayacaktır ve bağlantılı soru da şu: koyunun yüzde 15 insan olan oranının azalmasını bekleyip ondan sonra onu genel yayın yönetmeni yapacak mıyız?
kadınlarda cinsel arzuyu artıran bantın satışa çıkarılmasının türkiye cumhuriyeti'nin çöküşüne yol açacağını neden kimse görmek istemiyor?
'ben delirdim' mi diye sorduğum psikiyatrım neden kuvvetle muhtemelen evet diye cevap verdi? neden kesinlik yok bu işte? bilimsel netlik sağlamak için daha ne yapmalıyım? yayın yönetmeni olmam da yetmedi mi kesin karara varmanız için?
metin uca'nın cumhurbaşkanlığı adaylığı türkiye cumhuriyeti'ne antipatik bir doku vermek için düşünülmüş bir komplo değil midir?
cumhurbaşkanlığı adayları show tv'de yayınlanan survivor adlı programda kozlarını paylaşamazlar mı?
reşat nuri güntekin'in çalıkuşu romanındaki feride'nin cep telefonu olsaydı acaba roman 119 sayfa yerine 3 bin 500 sayfa olur muydu?
bülent arınç, mesir macunu topladıktan sonra neden hep gülüyor? evinde mesir macunu koleksiyonu var mı ve de mesir macunu koleksiyonu varsa bu koleksiyon onun cumhurbaşkanlığı seçiminde işine yarayacak mı? bülent arınç duvara tırmanacak mı? bu duvar köşk'ün duvarı olabilir mi? köşk'ün yeni kiracısı evinin duvarına tırmanırken görüp deli sanacağı kişiye ne yapar? onu vurursa kriz çıkar mı?
